Gossip Girl RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Burası, entrikaların ve türlü türlü oyunların baş çektiği şehir. Burası, Gossip Girl'ün şehri, New York. Bizimle birlikte burada kendi rolünü bulmaya var mısın?
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Lyndsey Ella Parwell

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Lyndsey R. O'Shéila

Lyndsey R. O'Shéila


Mesaj Sayısı : 5
Kayıt tarihi : 09/07/11
Nerden : Newyork
Lakap : Lyn

Lyndsey Ella Parwell Empty
MesajKonu: Lyndsey Ella Parwell   Lyndsey Ella Parwell Icon_minitimePaz Tem. 10, 2011 3:52 pm

"Daha küçüktü o zamanlar Penelope. Şimdi ki büyük doğacının hikayesi."Büyükanne Garwood, başladı hikayesine.


Penelope gözüne vuran ışıklarla uyandı. Hemen gözlerini duvardaki saate dikti. Saat sekizdi. Saat onun için çok erkendi. Tekrar başını yastığına gömdü fakat uyuyamıyordu. Yatağın içinde biraz debelendikten sonra zoraki yatağından kalkmayı başarabildi. Saçının ön kısımlarını şöyle bir silkeledikten sonra kuş tüyü yastığının altından eliyle tokasını yokladı ve buldu. Odanın içindeki havayı içine çekerken bir yandan da saçını topladı. Beyni dinçti ama vücudu halsizdi. Ayakta durmaya üşeniyordu, biraz daha yatakta oturdu. Koca hanımefendiler gibi, elleriyle ağzını zarifçe kapayarak esnedi. Halsizliği gidene kadar odanın içinde tıkılmak iyi değildi. Pencereye doğru yürüdü, güneşliği kıvırdı ve güneşliğin kenarından bahçeyi seyretti. Gözüne çarpan şey her zaman ki gibi göl oldu.

Vücudundaki halsizliği gidermek için omuzlarını öne arkaya doğru hareket ettirdi. Gözleri yatağa çevrildi. Ayıcığının yerinde bıraktığı gibi durduğunu gördü; önceden annesi onu başka bir yere koyardı. Etrafta kimseler yoktu. Belki bu onun istediği şeydi; sessizlik! Bu aralar sessizliğe, sakinliğe çok ihtiyacı vardı. Mükemmel bir hayattı vardı ve hep öyle olacaktı. Bundan emindi. Aklına güzel bir fikir geldi. Hemen masanın altında duran resim defterini ve masanın üzerinde duran boya kutusunu da alıp odadan çıktı. Ayak parmaklarına basarak dış kapıya gitti. Elindekileri kenara bırakarak askılıktan hırkasını aldı ve üzerine geçirdi.

Kapının kenarında duran ayakkabılarını ayağına geçirdi ve iplerini bağladıktan sonra tekrar yerden eşyalarını aldı. Kapıyı açmak onun için zor olacağı için gidip mutfaktan bir tabure alıp kapının önüne koydu, üzerine çıktı ve tüm gücüyle anahtarı çevirdi. Kapının açıldığından emin olduktan sonra tabureyi yerine götürdü. Eşyalarını sıkıca elinde tutarak dışarıya çıktı. O güzel çiçek kokusunu içine çekti. Hafif hafif rüzgar esiyordu. Geceliğinin etekleri rüzgara eşlik ediyor adeta onunla dans ediyordu. Küçük kız istediği yere gidene kadar neredeyse tüm çiçekleri kokladı.

Birden ‘‘Selam Güneş!’’ dedi gölün üzerinden görünen güneşe zorlanarak bakarak. Güneş uyanmışa benzemiyordu onun için.‘‘Günaydın çiçekler!!’’ Gölün kenarına vardığında resim defterini ve boya kutusunu çiçeklerle kaplı zemine bıraktı. Gölün kenarına yaklaştı ve gölde parlayan yansımasını bir süre izledi. Eğildi ve bir avuç su alıp yüzünü yıkadı. Bu onun en sevdiği şeylerden biriydi. Gölün yanından ayrılıp bir kiraz ağacının gölgesine oturup resim defterine bir şeyler çiziktirdi. Resim de gölü, güneşi, ağaçları, çiçekleri, su kokulu çimenleri çizdi yumuşak elleriyle. Resim defterini kenara koyup evine baktı, kimseler yoktu etrafta.

Güzel kokulu havayı tekrar içine çekti. Gözüne kelebekler çarptı, onları kovalamaya başladı. Sessizce, ‘‘Şşt… Gelin buraya, size zarar vermeyeceğim. Söz veriyorum!’’ diyerek koşuşturuyordu. En sonunda yorulduğunu anlayınca durakladı. Saçının açılmış olduğunu fark etti. Tokası hiçbir tarafta gözükmüyordu. O kadar çiçeğin böceğin arasında tokasını aramak delilik olurdu. Yürümeye başladı. Saçları gözüne düşüyor o da her defasında çekiştirerek kulağının arkasına sokuyordu. Canı sıkılmıştı, güzel renkli kelebekleri de kaçırmıştı artık. Ağacın kenarına oturdu ve resim defterini eline alacaktı aklına bir şey geldi.

Neden göle girmiyordu? Güneş tam tepedeydi ve onu bunaltıyordu. Canı da sıkılmıştı. Annesi kızar mıydı acaba? Haberi olmadan çıkardı sudan eğer yakalanırsa bir yolunu bulurdu. Ayakkabılarını el çabukluğuyla çıkardı. Geceliğini biraz yukarı çekti göle yavaşça göle indi. Biraz su ona soğuk gelse bile hemen alışıverdi. Gölün içinde kuğu gibi dönüp dolaşıyordu. Gölün boyu kendi boyunu açmıyordu. Beline kadar var yoktu. Geceliğinin alt kısmı ıslanmıştı ama sıcak güneşte onu kurutmayı planlıyordu. Yüzüne su attıktan sonra gölden çıktı. Kendini yeşil çimenlerin üzerine atıverdi. Mavi, güneşli gökyüzüne çevirdi. Öyle çimenlerin üzerinde uzanmıştı. Uzaktan gören onu da çiçek sanırdı turuncu geceliğin içinden. Derin bir oh çekti. Saçlarını eliyle toplayıp omzuna attı Penelope.

Kafasının içindeki düşünce paneline giriverdi birden. Bu aralar içinde garip hisler vardı hep farklı hissediyordu. Bazı şeyleri ya abartıyor ya da çok önem veriyordu. Sezgi gücü vardı bu bir gerçekti kendiside farkında değildi ya da öyle gözükmek istiyordu. Yalan söylemeyi pek beceremezdi ama bazı şeyler onun için önemliyse kesinlikle o işte usta kesilirdi. Doğruca yerinden kalkıp kiraz ağacının yanına gitti. Oradaki eşyalarını alıp eve doğru yürümeye koyuldu. Küçüklüğünden beri doğa sevgisi küçük kız şimdi hayallerine kavuşmuştu. Eğer buna hala inanmıyorsanız, kızın günlüğüne bir göz atın isterseniz. Size, seve seve verir.

Başka bir rpg sitesindeki kullandığım rolümdür.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Lyndsey Ella Parwell
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Lyndsey İphone.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl RPG :: Rp Out :: Çöp Kutusu-
Buraya geçin: